(Merhum Ahmet Hamdi Akseki’nin ‘İSLÂM
DÎNİ İtikat, İbâdet ve Ahlâk’ adlı eserinin 1960 tarihli Onbirinci Baskısında*
yer alan, bu çok sevdiğim yazısından bazı paragrafları sizlere aktarmak
istedim...)
Şahsi vazifelerden önce aile vazifeleri gelir. Aile her ferdin mensubu olduğu ufak bir cemiyettir. Bunun azalarını; karı- koca, ana-baba, çocuklar, hısım ve akrabalar teşkil etmektedir.
Şahsi vazifelerden önce aile vazifeleri gelir. Aile her ferdin mensubu olduğu ufak bir cemiyettir. Bunun azalarını; karı- koca, ana-baba, çocuklar, hısım ve akrabalar teşkil etmektedir.
Ne kadar mütemeddin cemiyetler varsa ilk şekilleri
ailelerdir. Ailelerin bir araya gelmesinden cemiyet doğar. Ailenin ehemmiyeti
çok büyüktür. İnsan memleketine, milletine karşı borçlu olduğu vazife hislerini
en ziyade burada öğrenir. Bütün sevgilerin, her türlü faziletlerin kaynağı
ailedir. İnsan büyüklere hürmet ve itaati, küçüklere şefkat ve merhameti, bütün
insanlara karşı faydalı olmayı hülâsa hem yaradana hem de O’nun yarattıklarına
karşı vazifelerini hep ana kucağında baba ocağında öğrenir. Esas orasıdır, orada verilen terbiyenin tesiri çok büyüktür.
Bunun içindir ki; azaları karşılıkla vazifelerini yapan, muntazam bir aileden
husule gelen bir cemiyette, o nispette sağlam olur.
Aile vazifelerini şu surette hülasa edebilirsiniz.
- Karı Kocanın Birbirine Karşı Vazifeleri
- Ana ile Babanın Çocuklarına Karşı Vazifeleri
- Çocukların Ana ve Babalarına Karşı Vazifeleri
- Kardeşlerin Birbirine Karşı Vazifeleri
- Hısım ve Akraba Arasındaki Vazifeler
- Evimizde Hizmet Edenlere Karşı Vazifelerimiz
Evlenme; meşru bir vazifedir.
1: Karı Kocanın
Birbirine Karşı Vazifeleri
Kadının da erkeğinde ayrı ayrı vazifeleri vardır. Karı- koca
arasında her şeyden evvel karşılıklı ve samimi sevgi olmalıdır. Her birisinin diğerini
ölünceye kadar hayat yoldaşı ve sır arkadaşı bilmesi lazımdır. Evlenmiş olan
bir erkek; evinden başka bir şey düşünmemeli, kurmak istediği yuvayı
sağlamlaştırmak için daima çalışmalıdır.
Evine yan bakarak aileye vereceği kuvvet ve servetin
muhabbet ve müveddetin bir kısmını harice götürmek ve bu suretle rabıtasını
gevşetmek çok çirkin bir harekettir. Aynı zamanda kadınlara karşı daima
nezaketle ve yumuşaklıkla muamelede bulunmalıdır.
PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.) müminlerin imanca en kamil
olanları ahlakı güzel ve ailesine nezaketle muamele edenlerdir.
2: Ana ile Babanın
Çocuklarına Karşı Vazifeleri
Ana babanın vazifesi yalnızca Dünya’ya çocuk getirmek
değildir. Çocuklarının mensup olduğu cemiyete, hatta bütün beşeriyete faydalı
bir uzuv olmasına çalışmaları da lazımdır.
İnsaniyete karşı muzur hastalıklı biri olmalarına yine anne baba sebep
olabilir. Çünkü çocuklar içtimai, sıhhi,
ahlaki, maddi, manevi bir çok
hastalıkları da ana ve babadan alırlar. Onların hayırlı veya hayırsız bir insan
olabilmeleri her şeyden ziyade aldıkları terbiyeye bağlıdır.
Ayrıca çocuk doğduktan itibaren 6-7 yaşına kadar devam eden
ilk devirde ana ile babanın ilk ve en mühim vazifesi koruma kaidelerine göre
sıhhatini temin etmektir. Onun her surette inkişafına çalışmaktır.
Çocukları severken; birini diğerinden üstün tutmamak
lazımdır. Çocuklara beddua etmekten son derece kaçınmak lazımdır. Hülasa
çocuğun iyi veya kötü olmasından ana baba;
hem cemiyet nazarında hem de
Allah yanında mesuldur.
PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.) “çocuklarınıza iyi bakınız,
onları güzel terbiye ediniz” buyurmuşlardır. Çocukları yaşayacakları istikbale
göre hazırlamak, onların tahsil ve terbiyelerine son derece dikkat etmek ana baba için
borçtur. Çocuklarımızın en hayırlı hayatı yaşayabilmeleri için ne gibi bir
hizmet bekliyorsa, onu anlamalı ve ona göre hazırlamalıdır. Her devrin kendine
göre bir ihtiyacı olduğunu unutmamalıdır.
3: Çocukların Ana ve Babalarına Karşı Vazifeleri
Çocukların ana ve babalarına karşı vazifeleri Kur’ân-ı Kerim
ile Peygamberimizin hadislerinde beyan olunmuştur. Onları da şu suretle hülâsa
edeceğiz:
1.
Anasına babasına ihsân etmek, (sözü, işi varsa
malı ile iyilikte bulunmak)
2.
Ana ile babaya (üf) bile dememek; onlara karşı
gerek dili gerek tavır ve hareketi ile en ufak bir hürmetsizliği, bıkkınlığı
andıracak hiçbir şeyde bulunmamak,
3.
Anaya ve babaya sert söylememek, gönüllerini
kıracak bir lisan kullanmamak, öyle bir harekette bulunmamak,
4.
Yüzlerine sert ve öfkeli bakmamak, onlara karşı
ekşi ve asık suratlı olmayıp dâimâ güleryüzlü ve yumuşak sözlü olmak..
PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.) hadislerinden;
“Allahın rızası ana ve babayı, kendinden memnun ve razı
etmekle kazanılır. Anaya babaya itaat Allah’a itaattir. Onlara karşı gelmek
Allah’a karşı gelmektir. Cennet anaların ayakları altındadır. Anasına babasına
herhangi bir suretle hüzün ve keder veren büyük günah kazanır.
Şunlar en büyük günahlardır;
-Allaha şirk koşmak
-Anaya babaya karşı gelmek
-İnsan öldürmek
-Yalan yere yemin etmek
4: Kardeşlerin
Birbirine Karşı Vazifeleri
Kardeşler yekdiğerinin cüzleridir. Hiçbir sebep kardeşleri
birbirinden uzaklaştırmamalıdır. Para, servet ve miras gibi herhangi bir maddi
şey ile kardeşlik bağını gevşetmememiz, ahlâkî kaidelere uygun değildir.
5: Hısım ve Akraba
Arasındaki Vazifeler
Hısım ve akrabalarımıza karşı âile hisleriyle mütehassis
olmak, derecelerine göre şefkat ve saygı göstermek, yardıma muhtâc olanlara
yardım etmek, onları asla unutmamak, vakit vakit ziyaretlerine gitmek, uzakta
bulunanların hediye ve mektuplarla hatırlarını sormak ve böylelikle aile bağlarını sağlamlaştırmak ahlâkî bir
vazifedir.
Dînimiz böyle emretmiştir.
6: Evimizde Hizmet
Edenlere Karşı Vazifelerimiz
Yardımcılarımız, aile efrâdından olmamakla beraber, fazilet
ve insanlık dini olan dinimiz onları da hakir bir vaziyete düşürmemiş, onlara
da tıpkı âile gibi muâmele yapılmasını emreylemiştir. Yardımcılarına kendi
yediğinden yedirmek, kendi giydiğinden giydirmek, onlara tahammüllerinden fazla
hizmet yüklememek, işlerinde yardım etmek, onları tahrik edip kalplerini
kırmamak, edep ve terbiyelerine son derece dikkat etmek lazımdır. İslamın şiârı budur.
* Bu eser, Diyanet İşleri Reisliğince:
1950 yılında 10.000
1953 yılında 10.000
1954 yılında 10.000
1957 yılında 10.000
1958 yılında 10.000
1959 yılında 20.000
1960 yılında 25.000 nüsha olmak üzere sekiz defada
105.000 adet bastırılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder