Bu Blogda Ara

2 Nisan 2014 Çarşamba

NE BÂK’İM VAR...

( Muhterem Abdurrahim Zapsu’nun varislerinin affına sığınarak...)

NE BÂK’İM VAR (‘’)

Sığındım Fahr-i alem lütfûne kimden ne hakim var,
Bütün alem ola düşman, o nura inhimakim var.

O’dur eshab-ı hilkat, kâinatı halkeden ALLAH,
Beni elbette hıfzeyler, penâhımdır Resûlüllah.

Beni kimdir o ali mesnedimden eylesin iğva?
İki alem onundur, hiç nesiri var mıdır, asla…

Hüda sevdi, yarattı zatına ol mazhar-ı Levlak,
Onundur, Ber, bahr, asuman, ay, gün bütün, eflak.

Bu varlıklar içinde zerreyim, bir katreden doğdum,
Muvakkat bir zaman, varlık içinde kendimi buldum.

Fakat aslım Adem’dir,müddetim bir gün biter bitmez,
Rücuum pek muhakkak, aslını hiç bilmeyen bilmez.


Evet ben kaniim her şey hüdadan, kainat alet…
Hüdanın verdiği şey, aynı nimet, cahile gaflet.

Bu dar-ı imtihanda ya ilahi,  isterim senden
Beni şer aleti etme, fenalık çıkmasın benden.

Muhammed (A.S.) aşkını benden ayırma, yak, kavur, kül et,
Bu aşka varsaq mani, kahredip adlinle mes’ul et.

İlahi aşıkım,  ancak, o maşukum habibindir,
Bu aşkı men edenler, dinine düşman rakibindir.

Kalem aciz, fikir aciz, bu aşkı inleyen aciz,
Bütün zerrat-ı alem, Fahr-ı alem derkine haciz.

O bir nar-ı hakikattir, güneş timsalidir parlak,
Görür  mü göz, güneş? Nuru alır, var ise şüphem bak.

Güneş vardır onu inkar eden ahmak ve cahildir,
Fakat, “gördüm, nedir bildim…” diyen yalancı gafildir.

Muhammed (A.S.) kainatın sırrıdır,şems-i fazilettir,
Muhammed (A.S.) nur-ı  hak’dandır, O nur ayn-i  hakikattir.

Muhammed (A.S.) olmasaydı çarh-ı devran aşka gelmezdi,
Muhammed (A.S.) olmasaydı, yer, gök, eflak olmazdı.

Muhammed (A.S.) olmasaydı Adem’ü Havva buluşmazdı,
Muhammed (A.S.) olmasaydı Hazret-i  Musa konuşmazdı.

Muhammed (A.S.) olmasaydı, Nuh’undan hem Halil nardan
Bulur mu idi Necati Hazret-i İsa, o ağyardan?

Muhammed (A.S.) olmasaydı Hazret-i  Sıddik olmazdı,
Adalet yıldızı, O   Hazret-i Faruk doğmazdı.

Muhammed (A.S.) olmasaydı, hilm-i Osman bahri coşmazdı,
Ali’nin ilmi olmaz , İbn-i Abbas hiç konuşmazdı.

İmam-ı azam olmazdı Ne Malik, Şafii asla…
Ne Ahmed Hambel’in ilmi, ne Kanun-i Ebu Sina.

İmam-ı Eş’ariler, Matüridiler, Gazaliler,
Ne Farabi doğar,asla ne Hafızlar, Fuzililer.

Ne Firdevsi yazar şiiri ne Camiler, Nizamiler,
Ne Mevlana gelir aşka, ne Sa’diler ve Nabiler.

Ne Eflatun, ne Fisagur, ne Calinus gelmezdi,
Edison ile Markoni keşiften keşfe ermezdi.

Muhammed (A.S.) olmasaydı, bülbülün avazı olmazdı,
Muhammed (A.S.) olmasa pervanenin pervazı olmazdı.

Bahar olmaz, çiçek olmaz, kış olmaz, yaz olmazdı,
Nevayi nay olmazdı, sedayi saz olmazdı.

Gülü görmüş onun hüsnünden aşık bülbülü şeyda,
Onun hüsnü yayılmış kainata, her güzel leyla.

Onun aşkiyle devreyler güneş, seyyareler mecnun.
Haberdar olmayan ruhlar hayattan bihaber mahzun.

Ona bel bağlayalılar hiç kederle hüznü bilmezler,
Ne dünyada ne ukbada yanılmazlar, yorulmazlar.

Ona bir itimat ettin mi?... her şey emre amade,
Ne servetler, ne mensaplar, metin olsun gönül sade.

Teselli ondadır, ancak saadet mihri aşkınde,
Ne hakim var, ne bakim var, onun divanı şevkinde.

Sarıl iman ile ol mevhar-i mevcude ey RAHMİ,
Sana kafi gelir, dünyada, ukbade O’dur hami.
Abdurrahim Rahmi ZAPSU

(Büyük İslam Tarihi, sayfa 395)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder