Bu yazıyı Sanat Dünyamız (Yapı Kredi Yayınları, 9 Ocak
1977) Dergisinde yayınlayan Sayın Nurhayat Berker’e teşekkürlerimle…
Türk el sanatında mendil; ilk işleme örneğidir. Türkler
genellikle bir süsleme aracı olarak kullandıkları mendili; renk, motif gerekse
teknik yönden en güzel bir yöntemle süslemişlerdir.
Ve mendilin tanımladığımız anlamda yani burun ve ter silmek için kullanılmasına ilk olarak Türklerde görülen bu kullanım şekli mendilin; tarihi akışı içerisinde bir dönüm noktası olarak kabul edilmelidir. Bu hükmün aydınlatıcı ve bizi bilinçli olarak bu sonuca ulaştırıcı kaydına Kaşgarlı Mahmud’un (Hicri 464) yazdığı Divanı Lugat-it Türk adlı eserde rastlıyoruz. Eserde insanın burnunu temizlemesi için cebinde taşıdığı ipekli kumaş veya herhangi bir bez parçası karşılığı olarak, ulatu kelimesi mendilden başka bir şey değildir.
Ve mendilin tanımladığımız anlamda yani burun ve ter silmek için kullanılmasına ilk olarak Türklerde görülen bu kullanım şekli mendilin; tarihi akışı içerisinde bir dönüm noktası olarak kabul edilmelidir. Bu hükmün aydınlatıcı ve bizi bilinçli olarak bu sonuca ulaştırıcı kaydına Kaşgarlı Mahmud’un (Hicri 464) yazdığı Divanı Lugat-it Türk adlı eserde rastlıyoruz. Eserde insanın burnunu temizlemesi için cebinde taşıdığı ipekli kumaş veya herhangi bir bez parçası karşılığı olarak, ulatu kelimesi mendilden başka bir şey değildir.
14. yüzyıldan itibaren doğuda yaygın bir hal alan mendil,
15. Yüzyılda İran, Moğol ve Osmanlı minyatürlerinde sık sık görülmeye ve yazma
eserlerde değişik isimlerle belgelenmeye başlamıştır. 16.yüzyılda Venedik yolu
ile Osmanlı Türklerinden bir ihtiyaç ve süs malzemesi olarak doğudan batıya
geçmiştir.
Bu yüzyıla ait olan medillerde kullanılan esas madde; çok
ince keten olup, el tezgahında dokunmuştur. Genel olarak 55x55 cm ve 65x65 cm
ölçülerindedir. Ketenin tabii rengi esas alınmakla beraber, 16. Yüzyılda “lacivert,
tarçini, yağ yeşili ve siyah zeminli” mendillere rastlanmıştır.
Gerek işlemede
kullanılan ipeklerin boyanmasında gerekse mendillerin bordürlerinde görülen
yazmaların boyanmasında Osmanlı Türkleri son derece ileri gitmişlerdir. Çeşitli
bitki, yaprak ve köklerle istedikleri renkleri elde etmişlerdir. Yine mendilin
işlenmesinde kullanılan ipek ve keten iplikler; zemin vazifesini gören bezin
çeşidine göre, ince veya kalın, birkaç kat bükülmüş veya tek kat olarak
hazırlanmıştır.
16. ve 17. Yüzyıl işlemelerini gösterişli hale sokan altın
ve gümüş sim devrin en belirgin örneğidir. Mendillere uygulanan nakışlarda da
bazı özellikler vardır. Mendilin her iki yüzünün de kullanılmaya elverişli
olması için bu tarz işlemelerde hesap işi denilen bir nakış denenmiştir. Gevşek
kumaşların atkı ve çözgüleri sayılarak genellikle motif çizilmeden doğrudan
doğruya bez üzerine işlenen nakışa hesap işi adı verilir. Hesap işi adı altında
toplanan ve mendillere uygulanan nakış çeşitleri:
- Düz hesap, - Pesend, - Muşabbak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder