Bu Blogda Ara

27 Haziran 2014 Cuma

Orucun Farz Kılınması

Peygamberimiz Medine’ye hicret edince her ay 3 gün oruç tutar ve Müslümanlara da emrederdi. Hatta bu orucun, 1 yıl oruç tutmaya bedel olduğunu söylerlerdi. Medine’ye geldiğinde aşûre günü Yahudilerin oruç tuttuklarını görünce mahiyetini sordu. Onlar da “bu gün hayırlı bir gündür. Allah İsrailoğullarını düşmanlarından kurtardığı gün bugündür. Mûsa o gün oruç tutmuştur.” Dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz “ Ben, Mûsa’ya sizden daha yakınım ve layığım” dedi. Ve Aşure günü orucunu tuttu. Ashabına da onu tutmalarını emretti.

Ramazan orucu Medine’de Müslümanlara farz kılınınca Peygamberimiz (S.A.V.) “aşure günü orucunu tutmak isteyen tutsun, bırakmak isteyen de bıraksın” dedi.

Rivayete göre, Peygamberimiz (S.A.V.), Müslümanlara Ramazan Orucu kılınmazdan önce Aşure Günü Orucunu, Muharrem ayının 10.günü tutmalarını emretmiş ayrıca “eğer ben gelecek yıl sağ olursam, 9.günü de oruçlu geçireceğim” demişti. Muharrem ayının 9.ve 10. Günlerinde oruç tutup Yahudilere muhâlefet ediniz!” demişti. Ramazan orucu, kıblenin Kâbe tarafına çevrilişinden 1 ay kadar sonra, hicretin 18.ayının başlarında, Şaban ayında farz kılınmıştır.

Oruç; İslamiyet’ten önce gelip geçmiş kavimlerce bilinen bir ibâdet târzıdır. Allahü Teâlâ’nın bu husus da inzâl buyurmuş olduğu âyet-i kerime şöyledir:
“ Ey iman edenler! Sizden önceki ümmet’lere farz kılındığı gibi, size de, nefsinize hâkim olup takvaya eresiniz diye oruç farz kılındı. O, sayılı günlerdir. İçinizden her kim, o günlerde hasta yahut seferde bulunursa tutamadığı günler sayısınca, başka günlere kaza eder. Oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin de bir yoksulun doyacağı kadar fidye vermesi gerekir. Kim, hayrına fidyesini artırırsa bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla beraber, oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır. Ramazan ayı, o, öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, açık âyetleri kendisinde toplayan, hak ile bâtılı ayırd eden Kuran-ı Kerim onda indirilmiştir. İmdi sizden her kim, o aya erişirse, onu, oruçlu geçirsin. Kim de hasta olur yahut bir sefer üzerinde bulunursa, tutamadığı günler sayısınca, başka günlerde kazâ etsin. Allah, size kolaylık diler, güçlük dilemez. Bu da, o sayıyı ikmal ve size olan hidâyetine karşı Allah’ı tekbir etmeniz içindir.
Umulur ki; şükredersiniz. 

Fecrin, siyah ipliğinden beyaz ipliğini seçinceye kadar yiyiniz içiniz. Sonra, ertesi geceye kadar orucu tam tutunuz. Ramazan orucu İslam dininin 5 temelinden birisidir. İbn-i Ömer, Peygamberimiz (S.A.V.) bu husus da şöyle buyurduğunu bildirir: İslam 5 şey üzerine kurulmuştur.

1.      Allahtan başka bir ilah olmadığına ve Muhammed’in (S.A.V.) Allahın resûlü olduğuna şahadet getirmek,
2.      Namaz kılmak,
3.      Zekât vermek,
4.      Hacc
5.      Ramazan orucunu tutmak.

Ramazan orucu kamerî aya göre tutulur. Bu da bazen 30, bazen 29 gün olur. Her yıl Ramazan hilâli görülünce tutulmaya başlanıp, Şevval hilâlinin görülmesiyle sona erer. Hilalin görülmesi mümkün olmazsa oruçların sayısı 30’a doldurulur. Oruç, tan yeri ağarmağa başladığı zamandan güneş batıncaya kadar olan müddet içinde yemek, içmek gibi şeylerden ibadet niyetiyle nefsi alıkoymaktır. Bir hadis-î kutsîde: “Oruç, benim için tutulan bir ibadettir. Kulum, benim hoşnutluğum için yemesini, içmesini terk eylerse, onun karşılığını da ben veririm.” buyrulmuştur.

Abdurrahim Zapsu, Büyük İslam Tarihi,  3.basım, 1978 İstanbul

(Birinci (İstanbul 1955) ve ikinci (İstanbul 1957) cildleri daha önce basılmış bulunan bu eser, merhum müellifin vasiyeti üzerine hiç neşredilmemiş bulunan üçüncü cildle birlikte tamamı bir arada tekrar basılmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder