Bu Blogda Ara

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Ağırlığınca Altına Yazılan Kitap

KİTAB ÜL HAŞAYİŞ 
(Materia Medica)

Batı, bugünkü gelişen tıbbı, eczacılığı Müslümanlara borçludur. İslâmiyet olmasaydı batının bugünkü tekâmülü de olmazdı. 
(İbrahim Hakkı Konyalı)

Tarih gelişimi içinde, Küçük Asya- Anadolu, insan medeniyetinin beşiği olmuştur. Müslümanlar bu medeniyetin faydalı bilgilerini alarak geliştirmişler ve Endülüs- İspanya yoluyla batıya vermişlerdir. Batının bilim ve teknik yönünden ilerlemesinde de Müslüman Türklerin payı vardır.

Müslümanların alıp batıya verdikleri ilimlerin başında tıp, eczacılık “Saydale” gelir. Müslümanlar klasik kaynakların “köylü Kilikya” dedikleri topraklardan şimdi Adana’nın Ceyhan ilçesine bağlı “Anavarza” köyünde miladın 64. Yıllarında doğan Dioskoridis’in tıbba ve eczacılığa dair büyük kitabını Yunanca’dan, Arapça’ya çevirmemiş olsalardı, batının bugünkü tıbbı ve eczacılığı da olamazdı.
3 ciltlik bu kitapta resmedilen bitkilerden bazıları:
(Fotoğraflar: Sami Güner)


Dioskoridis miladın 1. Yüzyılının 2. Yarısının başlarında doğmuş olmasına rağmen hristiyan olmamış, putperest kalmış bir Anadolu’lu dur. Anavarza büyük medeniyet merkezi eski bir şehir idi. Arap kaynaklarına (Aynzerba) şeklinde geçmiş küçük bir değişiklikle önce (Anazarba) daha sonra da “Anavarza” olmuştur.

Yakut-i Hamevî, Mücem-ül Büldan’ın da bu kelimeyi (Aynzerba) şeklinde almıştır. İnceleyeceğimiz kitapta da böyle geçer. Yakut-i Hamevî; bu adın Arapça “koyun yatağı” ve “koyun ağılı” anlamında Arapça “zereb” ile yine Arapça “pınar” anlamına  “ayn” kelimesinden yapılmış olmasını tahmin ederek, burasının sınır beldelerinden “Masisa- Misis” civarında bir şehir olduğunu, burasının 180 h. 796 M. Yılında Harun-ur Reşid’in fethettiği, kalesini yeniden yaptırdığını, Horasan’dan Türkler getirerek yerleştirdiğini ve bunlara mukataalar verdiğini yazar.

3 ciltlik bu kitapta resmedilen bitkilerden bazıları:
(Fotoğraflar: Sami Güner)
Dioskoridis’in sonradan “Kitab-ül Haşayiş, Tercüme-i Haşayiş” şekillerinde adlandırılan bu kitabı olmasaydı, bugünkü tıpta, eczacılıkta olmayacaktı.

Tıbbın babası sayılan Calinos da Anadolu’ludur. Dioskoridi’ten 67 yıl kadar sonra 131 M. Yılında Bergama’da doğmuş ve 200. Yılında orada ölmüştür. Dioskoridis’in kitabı hakkında şunları söyler:

“Çeşitli milletlerin tıbba dair 14 büyük kitabını okudum. Fakat Dioskoris’in kinden daha mükemmelini bulamadım..." 

Dioskoridis’in Yunanca kitabının adını bilemiyoruz. 392 H. 1001 M. Yılında ölen İbn-ün Nedim kitabında “Dioskoris-il-Aynzerbi” başlıklı yazısında Dioskoridis’i metheder ve çok zeki olduğunu, insanlığa büyük faydalarının dokunduğunu yazdıktan sonra devrinin biline yerlerinde çokgezerek, incelemeler yaptıuğı için kendisini “gezgin” anlamına “saih” denildiğini, karalarda, adalarda ve denizlerde incelediği şeyleri resimlendirerek çok faydalı şeyler hazırladığını söylerken bu kitaplarının adını da verir:

3 ciltlik bu kitapta resmedilen bitkilerden bazıları:
(Fotoğraflar: Sami Güner)
Kitab-ül Haşayiş: 
Beş makaleden, ayrıca hayvanlar ve zehirler adlı 2 makaleden meydana gelmiştir. Bu iki makalenin Huneyn’e veyahut Hubeyş’e ait olduğunun söylendiğini de ilave eder. 

Müslümanlar eski medeniyetlerin unutulan, fakat yararlı kitaplarını ortaya çıkarıp tercüme ettirerek, bunlardan tüm ulusların yararlanmalarına ve bugünkü medeniyetin doğmasına büyük katkıları olduğu artık herkesçe bilinen bir gerçektir.

Abbas oğulları zamanında Harun-ur Reşid’den başlayarak El Emin, El Memun, El Mustasım Billah, El Vasık Billah ve El Mütevekkil Alellah zamanlarında, eski medeniyetlerin egemenliklerini sürdürdükleri çağlarda çeşitli dillerde yazılmış, fakat unutulmuş kitapları büyük paralar sarf ederek Arapça’ya tercüme ettirmişlerdir. 

Halifelerden başkalarının da bu hususta büyük çalışmaları vardır. Büyük bir Türk olan Bermekîlerden Halid oğlu Yahya da bu husustaki çalışmaları ile çok tanınmıştır.

Yunanca’dan, Hintçe’den, Farsça’dan, Süryanice’den, İbranice’den, Latince’den, Nabatça’dan (Kaldece) birçok kitaplar Arapça’ya çevrilmiştir. Bermekî  Yahya’da Hindistan’dan, Rum’dan (Rom’dan) bir çok kitaplar getirtmiş ve Arapça’ya çevirtmiştir. Huneyn’in maiyetinde çalışanlardan biri de Basil oğlu İsteban adlı bir hristiyandı. Bu da büyük bir nebatat bilgini, eczacı, tabip ve ressamdı. İsteban Dioskoridis’in kitabını arapça’ya çevirmiş, yalnız Arapça’da karşılıklarını bulamadığı kelimeleri olduğu gibi bırakmıştır. Baş mütercim Huneyn de bu tercümeyi okumuş, lâzım gelen düzeltmeleri yaparak Memûn’a sunmuştur.

3 ciltlik bu kitapta resmedilen bitkilerden bazıları:
(Fotoğraflar: Sami Güner)
1062 yıl önce Bizanz İmparatoru Armanyos (945- 959 M.) Endülüs halifelerinden 3. Abdurrahman’a( 912-961 M.,  300-354 H.) birçok kitaplar hediye etmişti. Bunların arasında Dioskoridis’in Yunanca kitabı da vardır. Kurtuba’da Latince bilen birçok İslâm Âlimi bulunuyordu. Fakat Yunanca bilen yoktu. 

Halife Abdurrahman Bizans İmparatorundan yunanca bilen bir Âlimin de gönderilmesini istedi. İmparator 951 M. Yılında Kurtuba’ya Nikola adlı bir papaz gönderdi. Papaz bu kitabı Latince’ye çevirdi ve Yunaca kelimelerin on tanesi müstesna olmak üzere hepsinin Arapça karşılıklarını buldu.

Bugün Nikola’nın tecüme ettiği eser gibi Dioskoridis’in asıl Yunaca metni de yoktur. Yalnız İsteban’ın tercümesi vardır. İçlerinde sonradan hükümdar olan bazı Avrupa’lılar Kurtuba Da-rül-Fünun’da tahsilde bulunurlarken, Dioskoridis’in bu kitabını okumuşlar ve üzerinde işleyerek bugünkü tıbbın ve eczacılığın temelini atmışlardır. 

Batı bugünkü gelişen tıbbı ve eczacılığı Müslümanlara borçludur. İslamiyet olmasaydı, batının bugünkü tekâmülü de olmazdı. Batı, tekniği gibi tıbbını ve eczacılığını da Müslümanlara borçludur.

( Kültür Bakanlığı SANAT Dergisi, Yıl:3, Sayı:6 Haziran )