KİTAB ÜL HAŞAYİŞ
(Materia Medica)
(Materia Medica)
Batı, bugünkü gelişen tıbbı, eczacılığı
Müslümanlara borçludur. İslâmiyet olmasaydı batının bugünkü tekâmülü de
olmazdı.
(İbrahim Hakkı Konyalı)
Tarih gelişimi içinde, Küçük Asya- Anadolu,
insan medeniyetinin beşiği olmuştur. Müslümanlar bu medeniyetin faydalı
bilgilerini alarak geliştirmişler ve Endülüs- İspanya yoluyla batıya
vermişlerdir. Batının bilim ve teknik yönünden ilerlemesinde de Müslüman
Türklerin payı vardır.
Müslümanların alıp batıya verdikleri
ilimlerin başında tıp, eczacılık “Saydale” gelir. Müslümanlar klasik
kaynakların “köylü Kilikya” dedikleri topraklardan şimdi Adana’nın Ceyhan
ilçesine bağlı “Anavarza” köyünde miladın 64. Yıllarında doğan Dioskoridis’in
tıbba ve eczacılığa dair büyük kitabını Yunanca’dan, Arapça’ya çevirmemiş
olsalardı, batının bugünkü tıbbı ve eczacılığı da olamazdı.
Dioskoridis miladın 1. Yüzyılının 2.
Yarısının başlarında doğmuş olmasına rağmen hristiyan olmamış, putperest kalmış
bir Anadolu’lu dur. Anavarza büyük medeniyet merkezi eski bir
şehir idi. Arap kaynaklarına (Aynzerba) şeklinde geçmiş küçük bir değişiklikle
önce (Anazarba) daha sonra da “Anavarza” olmuştur.
Yakut-i Hamevî, Mücem-ül Büldan’ın da bu
kelimeyi (Aynzerba) şeklinde almıştır. İnceleyeceğimiz kitapta da böyle geçer.
Yakut-i Hamevî; bu adın Arapça “koyun yatağı” ve “koyun ağılı” anlamında Arapça
“zereb” ile yine Arapça “pınar” anlamına
“ayn” kelimesinden yapılmış olmasını tahmin ederek, burasının sınır
beldelerinden “Masisa- Misis” civarında bir şehir olduğunu, burasının 180 h.
796 M. Yılında Harun-ur Reşid’in fethettiği, kalesini yeniden yaptırdığını,
Horasan’dan Türkler getirerek yerleştirdiğini ve bunlara mukataalar verdiğini
yazar.
3 ciltlik bu kitapta resmedilen bitkilerden bazıları:
(Fotoğraflar: Sami Güner)
|
Tıbbın babası sayılan Calinos da
Anadolu’ludur. Dioskoridi’ten 67 yıl kadar sonra 131 M. Yılında Bergama’da
doğmuş ve 200. Yılında orada ölmüştür. Dioskoridis’in kitabı hakkında şunları
söyler:
“Çeşitli milletlerin tıbba dair 14 büyük
kitabını okudum. Fakat Dioskoris’in kinden daha mükemmelini bulamadım..."
Dioskoridis’in Yunanca kitabının adını
bilemiyoruz. 392 H. 1001 M. Yılında ölen İbn-ün Nedim kitabında
“Dioskoris-il-Aynzerbi” başlıklı yazısında Dioskoridis’i metheder ve çok zeki
olduğunu, insanlığa büyük faydalarının dokunduğunu yazdıktan sonra devrinin
biline yerlerinde çokgezerek, incelemeler yaptıuğı için kendisini “gezgin”
anlamına “saih” denildiğini, karalarda, adalarda ve denizlerde incelediği
şeyleri resimlendirerek çok faydalı şeyler hazırladığını söylerken bu
kitaplarının adını da verir:
3 ciltlik bu kitapta resmedilen bitkilerden bazıları:
(Fotoğraflar: Sami Güner)
|
Beş makaleden, ayrıca hayvanlar ve zehirler adlı 2 makaleden meydana gelmiştir. Bu iki makalenin Huneyn’e veyahut Hubeyş’e ait olduğunun söylendiğini de ilave eder.
Müslümanlar eski medeniyetlerin unutulan,
fakat yararlı kitaplarını ortaya çıkarıp tercüme ettirerek, bunlardan tüm
ulusların yararlanmalarına ve bugünkü medeniyetin doğmasına büyük katkıları
olduğu artık herkesçe bilinen bir gerçektir.
Abbas oğulları zamanında Harun-ur Reşid’den
başlayarak El Emin, El Memun, El Mustasım Billah, El Vasık Billah ve El
Mütevekkil Alellah zamanlarında, eski medeniyetlerin egemenliklerini
sürdürdükleri çağlarda çeşitli dillerde yazılmış, fakat unutulmuş kitapları
büyük paralar sarf ederek Arapça’ya tercüme ettirmişlerdir.
Halifelerden başkalarının da bu hususta büyük çalışmaları vardır. Büyük bir Türk olan Bermekîlerden Halid oğlu Yahya da bu husustaki çalışmaları ile çok tanınmıştır.
Halifelerden başkalarının da bu hususta büyük çalışmaları vardır. Büyük bir Türk olan Bermekîlerden Halid oğlu Yahya da bu husustaki çalışmaları ile çok tanınmıştır.
Yunanca’dan, Hintçe’den, Farsça’dan,
Süryanice’den, İbranice’den, Latince’den, Nabatça’dan (Kaldece) birçok kitaplar
Arapça’ya çevrilmiştir. Bermekî Yahya’da
Hindistan’dan, Rum’dan (Rom’dan) bir çok kitaplar getirtmiş ve Arapça’ya
çevirtmiştir. Huneyn’in maiyetinde çalışanlardan biri de
Basil oğlu İsteban adlı bir hristiyandı. Bu da büyük bir nebatat bilgini,
eczacı, tabip ve ressamdı. İsteban Dioskoridis’in kitabını arapça’ya çevirmiş,
yalnız Arapça’da karşılıklarını bulamadığı kelimeleri olduğu gibi bırakmıştır.
Baş mütercim Huneyn de bu tercümeyi okumuş, lâzım gelen düzeltmeleri yaparak
Memûn’a sunmuştur.
3 ciltlik bu kitapta resmedilen bitkilerden bazıları:
(Fotoğraflar: Sami Güner)
|
Halife Abdurrahman Bizans İmparatorundan yunanca bilen bir Âlimin de gönderilmesini istedi. İmparator 951 M. Yılında Kurtuba’ya Nikola adlı bir papaz gönderdi. Papaz bu kitabı Latince’ye çevirdi ve Yunaca kelimelerin on tanesi müstesna olmak üzere hepsinin Arapça karşılıklarını buldu.
Bugün Nikola’nın tecüme ettiği eser gibi
Dioskoridis’in asıl Yunaca metni de yoktur. Yalnız İsteban’ın tercümesi vardır.
İçlerinde sonradan hükümdar olan bazı Avrupa’lılar Kurtuba Da-rül-Fünun’da
tahsilde bulunurlarken, Dioskoridis’in bu kitabını okumuşlar ve üzerinde
işleyerek bugünkü tıbbın ve eczacılığın temelini atmışlardır.
Batı bugünkü gelişen tıbbı ve eczacılığı Müslümanlara borçludur. İslamiyet olmasaydı, batının bugünkü tekâmülü de olmazdı. Batı, tekniği gibi tıbbını ve eczacılığını da Müslümanlara borçludur.
Batı bugünkü gelişen tıbbı ve eczacılığı Müslümanlara borçludur. İslamiyet olmasaydı, batının bugünkü tekâmülü de olmazdı. Batı, tekniği gibi tıbbını ve eczacılığını da Müslümanlara borçludur.
( Kültür Bakanlığı SANAT Dergisi, Yıl:3,
Sayı:6 Haziran )