Ahmed Cevdet Paşa'nın
1308 tarihinde
İstanbul
Matbaa-i Osmaniye'de
basılan
"Kısas-ı Enbiya
adlı eserinden
A. Zahide Üçışık Arabacıoğlu tarafından derlenmiştir.
Kısas-ı
Adem Aleyhisselam
İkisini dahi Cenab-ı Hak cennete hak koydu ve
yiğiniz içiniz lakin şu ağaca yaklaşmayınız, dedi. Şeytan ise bir takribiyle cennet’e girdi
ve Adem ve Havva yanına vardı ve onlara vesvese verdi. Rabbiniz sizi ol ağaçdan
niçin neh’i
etti bilir misiniz ? Eğer siz ondan yer iseniz artık sizin içun ölüm olmaz, müebbeden cennette
kalırsınız, diyerek ibtida Havva’yı ve onun
vasıtasıyla Adem'i aldatup ikisine dahi
ol ağacın meyvesinden yedirdi.
O dahi kavmine büyük mucizeler gösterdi. İçlerinden pek az kimse iman etti. Sairleri imana gelmeyip küfür ve dalalette kaldılar.
Allah-u Tealâ Hazretleri alemi
yoktan yaratdı ve Adem’i topraktan
yarattı.
Sonra Adem'in cesedine ruh verdi
ve ona secde ediniz diye meleklere buyurdu.
Hep melekler Hazreti
Adem’e secde eyledi. Fakat İblis kibir ve hasedinden naşi secde etmedi.
Bunun için huzur-u Hakk'dan matrud ve mel’un oldu ve
kendisine ‘şeytan-ı racim’ denildi. Bu
sebepden o dahi, Adem’e düşman
oldu. Ondan sonra Hak Teâlâ Hazretleri Havva’yı yaratdı ve Hazreti Adem’e eş
etti.
Bunun üzerine Bari Tealâ hazretleri cümlesini cennetten çıkardı ve
yeryüzüne indirdi. Adem Hind tarafına ve Havva Cidde tarafına düşdü.
Adem çok ağladı. Cenab-ı Hakk'a yalvardı, nihayet
Cenab-ı Hak, onun
tövbesini kabul buyurdu. Mekke tarafına git deyu, vahi gönderdi. Adem Aleyhisselam dahi oraya gidip
Havva Aleyhümesselam ile buluşdu. Ondan sonra sair nas
onlardan üredi ve nice kavimler ve sınıf sınıf insanlar türedi.
Şeytanın dahi zürriyeti çoğaldı ve Adem’in evlad ve ahvâdını
kandırmak ile meşğul oldu. Hazreti Adem’in vefatından sonra
peygamberlik; oğlu Şit Aleyhisselama geldi ve Cenâb-ı Hakdan ona elli
suhuf nazil oldu. Kâbe'yi, iptida taştan bina eden odur.
Hazreti Şit’den sonra peygamberlik İdris Aleyhisselam’a geldi ve ona dahi suhuf nazil
oldu.
İbtida kalem ile yazı yazan ve elbise diken
odur. Ondan evvel Ademoğulları hayvan derisi giyerdi.
İdris Aleyhisselam'a
göklerin esrarı açılmıştı. Nihayet Cenab-ı Hak onu diri iken göğe kaldırdı.
Kıssa-i
Nuh Aleyhisselam
Hazret-i İdris göğe çıktıktan sonra Ademoğulları doğru yoldan
ayrıldılar ve putlara tapar oldular. Cenab- Hak onlara Nuh Aleyhisselam'ı gönderdi.
Hazret Nuh, nice yıllar kavmini tevhide
davet eyledi. Yalnız oğlu Sam ve Ham ve Yafes ile karıları ve diğer pek az
kimseler iman edip sairleri kulak asmadı. Hak kendisinden Yam namında bir oğlu
dahi imana gelmedi.
(Not: " İbrahim Hakkı Bursevi'nin bildirdiğine göre;
isim Yam değil Kenan olup Nuh aleyhisselamın evlatlığıdır, fanus içine
saklanmış ve kendi idrarı ile boğulmuşdur.")
Nuh Aleyhisselam kavmine nasihat ettikçe,
onlar ona cur ve eza ve onu tahkir ve istihza ederlerdi.
Nihayet kendisine yeis geldi ve onlara
beddua etti. Duası kabul oldu. Ve gemi yap deyü Allah tarafından kendüye
vahiy geldi. Hazreti Nuh, kırda ve sudan uzak bir
mahalde gemi yapmaya başladı. Kavmi oradan geçerken onunla eğlenirlerdi. Peygamber idin
dülger oldun, derlerdi. O dahi hoşmedi biz de sizinle eğleniriz, derdi. Gemi bitti, tufan alametleri zuhur etti.
Hazret-i Nuh, müminler ile
gemiye bindi. Ve her nevi hayvanlardan birer çift aldı.
Her tarafından su yürüdü. Hazret-i Nuh oğlu Yam’ı dahi gemiye davet eyledi.
Ben dağa çıkar kurtulurum deyip gemiye girmedi. Bugün Allahın merhametinden başka
sığınacak yer yoktur, deyu Hazret-i Nuh nasihat ederken, araya bir dalga geldi.
Yam, boğuldu.
Babalık bu ya, Hazreti Nuh mükedder oldu. Ne çare. Cenab-ı Hak cümle müşriklerin helakini orada buyurmuşdu.
Yam’ dahi müşrik olduğundan onlara katıldı.
Tufan her tarafı kapladı. Su dağları aşdı, yeryüzündeki insanlar ve hayvanlar hep
telef oldu. O halde Nuh’un gemisi dağlar gibi büyük dalgalar arasında yüzerdi. İşte bu vecihle tufanın hikmeti
altı ay kadar sürdü. Sonra Allah’ın emriyle yağmurların arkası kesildi ve sular
çekildi. Gemi Cudi dağının
üzerine oturdu ve gemidekiler selamet buldu, bir başka âlem oldu.
Ondan sonra Nas, Hazreti Nuh’un üç oğlundan üredi. Onun için Nuh
Aleyhisselam’a ikinci Adem denildi. Arap,
Fars ve Rum’un babası Sam ve Sudan halkının babası Ham ve kabail-i Türk'ün
babası Yafes’dir.
Ademoğulları öyle bir büyük bela görmüş iken sonra yine azıttılar ve yollarını saptılar. Tevhid-i Bari'yi unuttular. Putlara
taptılar. Nitekim tafsilatı aşağıda beyan
olunacaklar.
Tufandan sonra Yemen diyarında hazr-ı mevt civarında, ihkaf denilen yerde, ad
kavmi zuhur etti.
Ol havaliye ma'mur ettiler. Ve güzel binalar yaptılar. Lakin doğru yoldan saptılar ve putlara taptılar.
Ol havaliye ma'mur ettiler. Ve güzel binalar yaptılar. Lakin doğru yoldan saptılar ve putlara taptılar.
Cenab-ı Hak onlara Hud Aleyhisselamı gönderdi. İçlerinden pek az kimesneler iman eyledi. Sair
şerik ve dalaletde Allah-u Teala Hazretleri
onları, şiddetli rüzgar ile helak eyledi. Hazreti Hud ile ona iman edenler bir
yere çekilip kurtuldu.
Ad kavminden sonra
Şam ile Hicaz arasında Hacir denilen mahalde Semud kavmi zuhur
eyledi.
Onlar dahi dağları deldiler, taşları oydular, gayet muhkem evler yaptılar ve tarik-ı hakk'dan saptılar. Cenab-ı Hak onlara, Salih Aleyhisselam'ı gönderdi.
Onlar dahi dağları deldiler, taşları oydular, gayet muhkem evler yaptılar ve tarik-ı hakk'dan saptılar. Cenab-ı Hak onlara, Salih Aleyhisselam'ı gönderdi.
O dahi kavmine büyük mucizeler gösterdi. İçlerinden pek az kimse iman etti. Sairleri imana gelmeyip küfür ve dalalette kaldılar.
Nihayet gökten bir sayha geldi. Cümlesi helak oldu. Hazret-i Salih ile ona iman
edenler Mekke’ye varub, orada ibadet ile meşğul oldular.
Nuh Aleyhisselam'ın evladı ibtida Irak diyarında sakin olmuşlar ve Fırat
nehrine karib mahalde Babil şehrini yapmışlar idi.
Sonra içlerinden bir taife ayrılub Dicle kenarında ve şimdi Musul
dediğimiz şehrin karşı yakasında Ninova şehrini bina etmişlerdir.
Babil’in kadim ahalisi olan Nebut kavmi Süryani lisanı söyler ve çok vakit Babil'i payitaht idüp oradan hertarafa hükm eyler idi.
Sonra Ninova'da zuhur eden devlet-i Asuriye ve oraya gelip Ninova’yı
payitaht edip, Babil dahi oraya tabi' oldu. Muahharen Babil’de Keldani
taifesi kuvvet bulmuş ve Nebut kavminin ulum ve maarifine varis olmuşdur.
Babil ahalisi beyninde saibe dini zuhur etmişdi ki yıldızlara taparlardı. Cenab-ı Hak onlara, İbrahim Aleyhisselam'ı gönderdi. Ona yirmi suhuf indirdi. Hazret-i İbrahim kavmini tevhide davet etti. İnanmadıklarından başta Melik-i Babil olan Nemrut onu ateşe attı.
Allah sakladı, ateşi yakmadı. İbrahim Aleyhisselam selamete erdi ve
bazıları bu mucizeyi görüp ona iman getirdi. Hazret-i İbrahim müminler ile beraber Şam’a hicret etti. Ve Mısır’a
gitti. Sonra Ken'an iline geldi. Orada sakin oldu.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder